Bir gün içerisinde bir sayfalık bir motivasyon mektubu hazırlayarak İtalya’ lara kadar nasıl bir hızla geldiğimi sizinle paylaşmak istiyorum! Evet bir günde!
Gönüllü Hareketi ile tanışma
Aslında EVS fikri uzun zamandır aklımda olan ve araştırdığım bir projeydi. EVS’i araştırırken yalnızca farklı bir ülkeye gitme fikri değil, gönüllü olarak çalışmak fikrinin aklımı çelmesi sayesinde Gönüllü Hareketi ile tanışmıştım. Gönüllü Hareketi’nin faaliyetlerini araştırdım pek çok faaliyete katılma imkanı buldum ve bu benim için mükemmel bir deneyimdi. EVS fikri ile çıkmış olduğum yolda, yine de kendimi sosyal açıdan tatmin edebildiğim yeni imkanlar bulmuştum.
Gönüllü Aranıyor Duyuru
Ta ki “İtalya’nın Toscana bölgesinde Prato kentinde 9 ay boyunca gençler ile ilgili çalışmalarda yer alacak bir gönüllü aranıyor” duyurusuna denk gelene kadar.. Duyuruyu gördüğüm an kafamdaki her şeyi bir kenara itip konu hakkında daha fazla bilgi toplamak için Gönüllü Hareketi’ne mesaj attım ve bana çok yardımcı oldular.
Başvurum
İki gün içerisinde bir motivasyon mektubu ve cv hazırlamış, ailemi ve özellikle iş yerimdeki belirli kişileri durum hakkında bilgilendirmiştim bile. İş yerimde bir yandan heyecanla zıplayarak çalışıyor bir yandan da “ya olmazsa?” gibi olası bir sonuca karşı kendimi hazırlamaya çalışıyordum.
Sadece iki gün sonra, İtalya’daki kuruluşun benimle bir skype görüşmesi yapmak istediği ile ilgili ilk haber geldi. Yine sevinçliydim, ancak İngilizce yeterliliğim konusunda endişe duyuyordum. Skype görüşmesi gibi tamamen online bir İngilizce deneyimim daha önce olmamıştı. Bu konudaki endişelerimden skype görüşmesinin ardından gelen vize işlemlerimiz ile ilgili mesaj ile arınmıştım. Vize işlemleri? Nasıl yani? Gidiyor muyum?
Şimdi İtalya’dayım. Burada pek çok şey öğrendim ve bunları paylaşmak için sabırsızlanıyorum .
Şehirde kayboluşlarım
Öncelikle, buraya ilk geldiğimde sanki hiçbir yolu ezberleyemeyecek gibiydim. Sürekli navigasyon kullanıyor ve buna rağmen kayboluyorduk. Yine de bilmediğim bir şehirde kaybolmak bana keyif veriyor -elimizde 5 kilo alışveriş torbalarıyla hosteli aradığımız günü hariç – her gördüğüm yeri hafızama kazımaya çalışıyor ancak her yeri birbirine benzettiğimden yine unutuyordum.
Prato
Prato yolları, sokakları ve binalarıyla tarihi ve tarihi yaşatan bir şehir. İlk geldiğim günden itibaren yapısıyla yabancı bir şehirde olduğumu hissettiren, ama insanlarıyla bu izlenimimi kıran bir şehir oldu. Nitekim Türklere çok benzemekle birlikte, çok yavaş ve kafası rahat bir millet. Sanırım tam anlamıyla onları anlatan bir tabir oldu çünkü buradaki düzeni hala anlayabilmiş değilim. Pazartesi sabahları ordan oraya koşturan aceleci bir kalabalık yerine yollarda ağır ağır yürüyen insanların ve kapalı dükkanların arasından geciyoruz.
Düşe kalka bisiklete binmek
Buradaki gönüllü kuruluşumuzun bize verdigi bisikletler ile ulaşımı sağlıyoruz. Hayatta bir şeyleri düşe kalka öğrenmek deyimini bisiklet üzerinden gercek anlamda yeniden kavradım. Bisiklete binmeyi tabiki öğrenmiş olsam da, bunu yalnızca park ve araç trafiğine kapalı bilimum yollarda yapıyor olmamdan dolayı buradaki trafik içerisinde bisiklet ile ulaşımı kavramam uzun sürdü. Yolları da bilmeyince, hatalar ikiye katlandı. Kendimizi tırların geçtiği bir otobanın ortasında küçük bisikletlerimizle yol almaya çalıştığımız o günü unutamıyorum 🙂
Hayatımın ilk tren yolculuğu
Sonuçta bu süreçte öğrendiğim pek çok şey oldu. Hayatımda ilk kez tren ile yolculuk yaptım ve Pisa ve Floransa şehirlerini ziyaret etme imkanı buldum. Umarım ilerleyen zamanlarda daha çok yer görebileceğimi umuyorum çünkü burada olduğum 3 ay hayatımda yaşadığım en sert soğuktu ve gezmeyi çok fazla tercih etmedim.
Hostel eğlenceleri
Aynı zamanda burada farklı bir kuruluşun gönüllüleri ile tanıştık ve birlikte çok güzel bir takım olduğumuzu söyleyebilirim . Özellikle eğlenmek konusunda !
Bir de hosteli paylaştığımız arkadaşlarımız var. Onlar da bizimle aynı zamanda master yapmak icin Pratoya farklı ülkelerden gelen 20 kisilik bir ekip. Çoğu aksam farklı ülkelere ait geceler düzenliyoruz ve övünerek söylemeliyim ki en keyifli gece bizim hazırladığımız Türk gecesiydi. Bu tarz gecelerde genellikle herkes kendi dilinden hareketli bir müzik açıyor ve hep birlikte eğleniyoruz.
Bunlar şimdilik bir tanıtım yazısı kıvamında. Hayatımdaki pek çok şeyi değiştiren bir döneme girdim ve hem öncesinden hemde bundan sonra olacaklardan zamanı geldikçe bahsetmek ve hem kendi gelişimimi gözlemlemek hemde geleceğe anılar bırakmak istiyorum bu sayede. Ciao tutti!
İrem Zeynep Ter, Mayıs 2019