Geçen yıl bu zamanlar, yağan kar ve kapanan yollara pek de iyi sözler söylememiştim, Bursa’dan İstanbul’a büyük beklentilerle yapılan yolculuk ve şubat tatilinin güzel geçeceği fikri yavaşça sonlandı ve 1 hafta “hava muhalefeti” nedeniyle evde mahsur kaldım. Ama bu günlerin şuanda yaşadığım güzelliklerin başlangıcı olduğunu bilmiyordum.
Motivasyon mektubu ve CV’mi, EVS deneyimini yaşamış arkadaşlardan da fikir alarak 1 gün içerisinde tamamladım. Hemen ardından projeler araştırmaya başladım. Teması çocuklar ve sanat ve kültür olan ve sadece ilgilenebileceğim, mutlu olabileceğim projelerle daha detaylı ilgilendim. Başvurularımı yapmaya başladım. İlk başlarda olumsuz sonuçlar aldım. İnancımı yitirmek üzereyken son 1 senedir yaşadığım sıkıntılara az da olsa ara vermek ve bu güne kadar yaptığım her şeyin en iyi şekilde karşılığını almak için devam ettim.
Ve geçen sene 16 Ekim’de, Polonya’nın Czestochowa şehrine geldim. 10 aylık projenin son altı ayı kaldı. Hiç alışık olmadığım şekilde yüzde doksanını sarışın ve renkli gözlü, dört yaşındaki çocukların oluşturduğu bir anaokulunda çocuklar için projeler hazırlıyorum. Haftada bir gün Türkçe ve Yaratıcı Drama dersim var. Aynı zamanda özel bir ilkokulda İngilizce Drama dersim var. İstediğim zaman farklı projelere katılabiliyorum. Örneğin, özel okulda diğer öğretmenlerle birlikte konser düzenledim ve iki Türkçe şarkı söyledim ve ya anaokulunda bir balo düzenledik ve ben yarışmalardan sorumlu olup, dekorasyonla ilgilendim. Tamamen sizin isteğinize bağlı olarak değişecek bir deneyim yaşayabilirsiniz.
Seçim yaparken ülke benim için önemli olmuştu başlarda. Sonra projenin dana önemli olduğunu anladım. Eğer projeniz iyi değilse ülkenin çok bir önemi kalmıyor, mutsuz olabiliyorsunuz. Birlikte yaşayacağınız diğer gönüllüler, çalışacağınız diğer insanlar, kalacağınız yer… Ama sanırım en önemlisi diğer gönüllüler. Büyük bir beklentiyle, çok fazla paylaşımın olabileceği düşüncesiyle geldim fakat beklediğim gibi olmadı. Sizlere önerim eğer bir projeden kabul almış ve gitme gününü bekliyorsanız, bu sırada iletişime geçtiğiniz kişiden diğer gönüllülerin iletişim bilgilerini alın ve kendileriyle paylaşımlara başlayın. Bu sizin gitmeden önce neyle karışılacağınıza az çok yardımcı olur.
Ayrıca Türkiye tanıtımı yapacaksanız eğer, gitmeden önce Türkiye’de hazırlık yapmanızı öneririm. Çünkü burada sadece internete bağımlı kalabiliyorsunuz. Ancak gelmeden önce Türkiye’yi tanıtabilecek broşür, afiş, video ve ya kostüm benzeri şeyler getirirseniz işinize yarayacaktır. Eğer imkanınız varsa gerçek kebap getirin, zira burada gerçekten kebap yapabilen tek bir yer bile yok.
Henüz projenin yarısına bile gelmedim, birkaç ay sonra ne düşüneceğimi bilmiyorum ancak şu zamana kadar yaşadığım deneyimler hayatımı şekillendirecek, biliyorum.
Bunun için bana destek olan BurSanat’a teşekkürler. Bu deneyimi yaşamak beynimi tazeliyor. Umarın siz de tazelenirsiniz…
Tuğçe Yeter